27 Ekim 2017 Cuma
Annemin anisina...
Kacimiz rahatca sarilabilir annesine her istediginde? Ben rahatca sarilamayip pisman olanlardanim. 12-13 yasina kadar anneme sarilarak yatan ben, yoldan karsiya gecerken yanimdaki en buyuk koruyucumun elinden tutan ben, ergenligin etkisiyle soguyuveriyorum birden ailemden, annemden. Uzak duruyorum hep ondan. Konusmuyorum onlarla. Belli bir zaman geciyor sarilamiyorum o yasli kadina, utaniveriyorum gecen onca agresif yildan sonra. O da yorulmus tabi benden pek varmiyor ustume. Cok kizip kufrediyorum kendi kendime icimden, pismanlik duyuyorum...
Askerlik vakti geliyor, gidiyorum. Kimseyi özlemiyorum onu özledigim kadar ama söyleyemiyorum, dilim varmiyor yine utaniyorum.1,5 sene onsuz geciyor. Onu özlemis bir sekilde evime variyorum. Gözleri parildiyor, yüzü gülüyor. Bakiyorum suratina, aman Allah'im bu ne? Annem yaslaniyor mu? Vakit geciyor...
Sonraki gunlerde yine eski bene dönuyorum. Suratlarina bakmiyorum, gencligimi yasadigimi saniyorum. Halbuki Tanri'nin bana onla gecirmem icin verdigi gunleri ölduruyorum. O beni cok seviyor ama korkuyor artik benden. Ben ise hala ona sarilmaya, onu öpmeye utaniyorum, yüzüm varmiyor...
Bir gece disardayken telefon geliyor ve o haberi aliyorum. Isiklar sönüyor, cicekler soluyor, günes batiyor benim icin o an. Gölgemden hizli kosuyorum. O kadar hizli kosuyorum ki sert rüzgar gözyaslarimin akmasina bile izin vermeden alip firlatiyor onlari bir yana. Ev 10 dakikalik mesafede ama ben daha o dakika variyorum eve. Beni sakinlestirmeye calisanlari umursamadan itip odaya dogru kosuyorum ve onu görüyorum. Cansiz bedeninin yanina oturup suratina bakiyorum bos gözlerle. O kadar masum duruyor ki. Aglamiyorum ama. Izliyorum onu."Annem uyan ben geldim!" diyorum, uyanmiyor. Bir öpucuk konduruyorum alnina. Ama yine utaniyorum. Kendimden utaniyorum...
Annemin anisina 1949-2009
http://www.incisozluk.com.tr/w/bugun-annemi-kaybedeli-tam-3-yil-gecti/
Istanbul oluveriyorum birden...
Parıltılıdır Istanbul, hırcındır dalgalari baharda. Soguk bir Istanbul gecesinde oturuyorum denize karsı. "Görkemli" denilen bogaz karsimda, oturmusum yere. Konusmuyorum hic Istanbul'la.Ama o bana sürekli birseyler söylüyor kulak kepceme carpan ruzgarin sesiyle, kokusunu aldigim bogazin dalgalarıyla. Ben ise sadece dumanımı üflüyorum Istanbul'un suratına.
Arkamdan cicek satan kadın geliyor elinde sepetiyle. Yalniz olmama ragmen soruyor bana farklı sivesiyle "evladım cicek alır mısın?" Cevap vermiyorum kafamı yukarı kaldırarak uzaklastırıyorum. Kadın hic konusmadan uzaklasıyor benden kucuk kucuk adımlarla. Bir an bogazı unutup kadına dalıyorum. Uzaklastıkca uzaklasıyor bombos uzun yolda. Aklıma ilkokulda annem icin caldıgım, eve gelince beni suclu duruma dusuren komsunun cicekleri geliyor.
Derken omuzumda agir bir el hissediyorum. Alkol kokan, sigara icmekten sakallarının sarardıgı, yaslı bir amca "sigaran var mı genc?" diye soruyor bana. Yine konusmuyorum. Suratına bakarak paketimden bir sigara uzatıp veriyorum. Gelip yanıma oturuyor dertli adam. Hic konusmuyor o da benim gibi. Ben de konusmayarak eslik ediyorum onun sessizligine. Amca birden dönup bana sorular sormaya baslıyor "nerelisin?, kac yasındasın?, ne is yaparsın?" Sıkılarak kısa cevaplar veriyorum. Dalıyoruz yine manzaraya. Birden hüzünlü ve eski bir sarkıyı mırıldanmaya baslıyor amca. Bana dönüyor, sesini yukseltiyor kafasını ritme göre oynatarak ve denge icin yerde tuttugum elimin ustune koyuyor avuc icleri catlamis olan elini. Ortam sıkıcı gelmemeye baslıyor birden. Eslik edip, zevk almaya baslıyorum yaslı alkollü adamın sarkılarından. Yüzüm gülmeye baslıyor birazcık da olsa. Amca birden kalkıyor ve yok oluyor cicekci kadın gibi uzun ve karanlık yolda. Bi yandan sarkısını söylemeye devam ediyor ellerini havaya kaldırarak.
Tam yüzümün gülmeye basladıgı anda yok oluyor. Sinirleniyorum, yüzüm asılıyor. Dönüyorum tekrar bogaza ve istanbul oluveriyorum birden. Hircin ve gözlerim parıltılı...
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)